top of page

Akdeniz'in Gelmiş Geçmiş En Görkemli Liman Şehri: Caesarea

Tarihi belgeler Caesarea (okunuşu: Keysariya)’nın M.Ö. 3. yüzyılda bir Fenike kolonisi ve ticaret köyü olarak kurulduğunu işaret etmekte.

M.Ö. 63 senesinde Roma idaresine giren Caesarea, tüm Yehudiye (Judea) bölgesiyle birlikte İmparator Caesar Agustus tarafından M.Ö. 30 yılında Kral Herod’a hibe edilmiş. Birkaç sene sonra Herod, patronu Caesar Agustus’a ithafen Caesarea’da zamanının en ihtişamlı liman kentini inşa etmek için çalışmalara başlamış. 12 yıl boyunca yüzlerce inşaat işçisi ve dalgıç, mendirekler, dalgakıranlar, depolar, görkemli bir saray, büyük bir agora, geniş yollar, hamamlar, Roma ve Agustus’a ithafen tapınaklar inşa ettirmiş.

Herod öldüğü zaman Caesarea, 50 bin kişilik nüfusu ile Roma İmparatorluğu’nun Yehudiye bölgesi başkentiymiş.

1959 tarihli Ben Hur filminde yer alan meşhur at arabası yarışı sahnesi filmin senaryosuna göre Caesarea’da geçmektedir. Ancak bu sahne gerçekte İtalya Roma’daki Cinecitta Studyolarında çekilmiştir. Aynı sahnede Avustralyalı aktör Frank Thring’in oynadığı hükümdar, Pontus Pilate’dir.

İncil’e göre, İsa’nın çarmıha gerilmesi emrini veren kişi olan Pontius Pilate, 26 – 36 yılları arasında Caesarea valisiymiş. Bu kişinin varlığını ortaya koyan tek resmi kayıt Caesarea’daki tiyatro kalıntıları arasında bulunmuş.

Tarihte bilinen Roma’ya karşı ilk Yahudi ayaklanması olan ve 136 yılında Romalı askerlerce bastırılan Bar Kohba İsyanı’nın binlerce faili Caesarea’da işkence görmüş ve amfi tiyatroda idam edilmiş. İdam edilenler arasında onlarca Yahudi din bilginiyle birlikte Rabi Akiva da bulunuyormuş.

640 yılında Arap hakimiyetine giren şehir, 1101 yılında Haçlılarca alınmasına kadar harap halde kalmış. Haçlı komutanı Baldwin şehrin kısmi olarak onarılmasına öncülük etmiş, Caesarea’yı Yafo ile birlikte Haçlıların en önemli iki limanından biri haline getirmiş. Bu onarım çalışmaları sırasında İsa’nın “son akşam yemeği”nde kullandığı iddia edilen, yeşil camdan altıgen şeklindeki “kutsal kase” ortaya çıkartılıp, Baldwin tarafından İtalya Cenova’ya götürülmüş.

1251 yılında Fransa Kralı 9. Louis Caesarea’yı fethedene kadar, şehir Haçlılar ve Memlükler arasında dört kez el değiştirmiş. 9. Louis bugün görülen, antik şehri çevreleyen surları inşa ettirmiş. Ancak bu surlar, 1265 yılında şehri yerle bir eden Memlük Sultanı Baybars’a engel olamamış.

Bu tarihten 1878 senesine kadar Caesarea, kumlarına altında bir yıkık şehir olarak kalmış.

1878 yılında Avusturya İmparatorluğu Bosna’yı işgal ettiğinde, buradan kaçıp Osmanlı İmparatorluğu’na sığınan Müslüman Boşnaklar, Caesarea’nın olduğu bölgeye yerleştirilmişler. Bu Boşnak göçmenler burada, bugün halen var olan, bir cami ve minare inşa etmişler. 1948 yılında İsrail Devleti’nin kurulmasıyla Boşnaklar bu bölgeden ayrılmışlar.

1940 yılında aynı bölgede kurulan tek düzenli yerleşim yeri olan Sdot Yam Kibbutz’unda yaşayanlar kendi imkanlarıyla antik Caesarea’yı restore etmeye çalışmış olsalarda, en kapsamlı arkeolojik kazılara 1990’lardan itibaren Amerikalı ve İsrailli arkeologların ortak çalışmalarıyla başlanmış.

İsrail Milli Parklar idaresi altında olan antik Caesarea Limanı Tel Aviv’den 56 km mesafede, 1 saatlik bir araba yolculuğu ile ulaşılabilmekte. Tarihi alanlar dışında, turistler için tanıtım merkezi, çeşitli yiyecek-içecek yerleri, hediyelik eşya dükkanları ve mesire alanları ile Caesarea’da her yaştan kişi tüm gününü rahatlıkla geçirebilir.

Bir sonraki yolculuğumuzda görüşmek üzere...


Bir Acemi Yolcu






5 views0 comments

Recent Posts

See All
bottom of page